Öncelikle merhaba herkese, ben Hamza Sedat Demir diyerekten bir giriş yapmayacağım zaten burada bu yazıyı okuyorsanız en azından ismimi biliyorsunuzdur. Arkadaşlar sizce zaman kavramı ne, zaman size ne çağrıştırıyor, zamanı nasıl tanımlıyorsunuz? Yine her zaman ki gibi sorular ile başlıyorum bu yazıma da. Çünkü kafamın içerisinde milyonlarca soru var ve cevapları cidden yok denilecek kadar az, bu sorularımın. Her neyse asıl mesele olan ve yazımızın konusuna gelelim zamana.

Zaman o kadar değerli ve o kadar değersiz ki şimdi soracaksınız nasıl hem değerli hem de değersiz olabilir diye. Arkadaşlar zamanın değerli olup değersiz olması tamamen bize kalmış bir unsur bundan dolayı kimisine değerli olan zaman kavramı kimisine aşırı değersiz oluyor. Bence bu cümleden sonra sizin de kafanızda bir soru oluşsun “Zamanım değerli mi, değersiz mi?” aslına bakarsanız insanların çoğu zamanını değersiz geçiriyor. Öncelikle ana rahmine düşmek için milyonlarca sperm kardeşini öldürüp bu dünyaya geliyor sonrasında ise parmak ile sayılacak kadar az ülke gezip bir şehirde sigortalı bir işe zamanını satıyor. Sizce bundan dolayı mı öldürdük bu kadar spermi? Kalitesiz bir zaman geçirmek için mi ana rahmine düşen ilk sperm olduk. Bence kaliteli ve değerli bir zaman için bu dünyaya gelişimizi muazzam kılmalıyız. Kitaplar bitirmeli, karış karış dünyayı gezmeliyiz yoksa Amerikayı nasıl buluruz hayallerimizi nasıl mükemmelleştiririz, aşık olmalıyız saçmalıklar yapmalıyız sokağın ortasında aşk nidaları haykırmalıyız, yağmurdan hiç bir zaman kaçmamalıyız hatta ve hatta hasta olup sağlığımızın da kıymetini anlamalıyız, sevmeliyiz karşılıksız iyilikler yapmalıyız mesela uyandığında bir kediye, köpeğe selam vermeliyiz. Kuşların ötüşüne eşlik etmeliyiz, komşumuz olan Ayşe Teyze’nin ilaçlarını almalıyız, Mehmet Amca’nın pazar poşetlerini taşımalıyız, o komşu kızına/erkeğine ilanı aşkımızı ilan etmeliyiz, sevdiğimize sevdiğimizi söylemeliyiz, sokakta ağlayan bir çocuğa cebimizdeki balonu şişirip vermeliyiz, yaşamda bulunan tüm her şeyi kabul edip dolu dizgin bu hayatı yaşamalıyız ki değerli bir zamanımız olsun arkadaşlar.

Bir de şöyle bir husus var, bize hep anlatıyorlar ya yok zaman kavramı gelecek, geçmiş, şimdiki zaman, geniş zaman gibisinden ayrılıyor bu çok büyük bir saçmalık kesinlikle buna da kanmayın arkadaşlarım. Geçmiş desen kimse tanrısal güçlere veya ilahi bir güce sahip değil, zamanı geriye alabilsin. Geçmiş her zaman geçmişte kalır ve öyle bir zaman bir daha asla gelmez ondan keşkelerinizi hemen unutun gitsin. Keşkelerde takılarak keyifsiz bir zaman yaratmayın kendinize bunu isteyen bir yapı, sistem var zaten ve bu sistemi red edin gitsin geçmiş diye bir zaman kavramı yok. Geleceğe gelecek olursak asla gelemeyiz, ya da gelebiliriz. Aslında tüm olan bir olasılık ya gelirsin ya gelemezsin ama unutmayın gelme olasılığımız nasıl %50 ise gelememe olasılığımızda %50’dir. Ansızın bir deprem, bir savaş, bir kaza ya da ne bileyim beklenmedik plansız bir husus tüm geleceğinizi alabilir. Ya da planladığınız geleceğinizi çalabilir, akşam 22:00’da ki maçınızı bir vefat haberi alabilir mesela ya da bir deprem olabilir ya da ne bileyim işte her hangi bir olumsuzluk veya mutlu haberin gelmesi ile iptal durumu. Velhasıl gelecek dedikleri zaman kavramı belirsizlikle doludur, milyonlarca olasılıkla doludur ondan dolayı geleceği de yok sayın ve yaşamaya tat almaya bakın hayattan. Ana odaklanın ve şu anınızı yaşayın çünkü başka zamanınız asla olmayacak her saniye akıp diyor kimse tutamıyor zamanı ve şuan güleceğiniz hususlara imza atın çünkü sizler o kadar özelsiniz ki o milyonlarca spermin arasındaki en istekli sperm ve ana rahmine ilk düşen kişisiniz. Ondan dolayı saçma sapan bir okulda koca koca kitapları ezberlemek istemiyor musunuz? Bir işe gençliğinizi adayıp istedikleri gün izin, istedikleri zaman iş yapmak istemiyor musunuz? Şehirleri daha ötesi ülkeleri, dünyayı mı gezmek istiyorsunuz? Sokakta kimseyi umursamadan sevdiğiniz kişiye şarkılar mı söylemek istiyorsunuz? Yağmurun altında sırılsıklam olup, dans mı etmek istiyorsunuz? Ormanın derinliklerine gidip, son ses insanlığa haykırmak mı istiyorsunuz? O villaları mı istiyorsunuz? Afrika da ki çocukların kahramanı mı olmak istiyorsunuz? O zaman ne olmak istediğinize karar verin ve zaman kaybetmeden hemen olun çünkü başka bir zamanınız yok arkadaşlar, eğer ana rahmine düşmeden bir an dursaydınız ve ben nereye gidiyorum acaba, sonum ne olacak diye düşünseydiniz ve dursaydınız şuan burada bu yazıyı okuyamayacaktınız. O zaman nasıl savaştıysanız sıra burada sonsuz olan bu evrenin tadını çıkarmanız ve keyifli bir zaman geçirmeniz dileği ile kelamlarımı sonlandırıyorum ve istediğim kişi olmaya gidiyorum, kalın-sağlıcakla kalın ama çünkü nefes almak yaşamak değil, yaşamak nefes almanın çok ötesinde bir yerde…

160 views


Hamza Sedat Demir

http://bebelium.com/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

WhatsApp chat