İlkokul çağlarımda okuldan nefret eden ve her fırsatta kaçan bir çocuktum. Şimdi farklı mıyım derseniz, pek sayılmaz… Okulu hâlâ sevmiyorum. Diplomalar bana göre sadece birer kağıt parçası. Ama hayat şartları, bazen sevmediğimiz yollardan da yürümemizi gerektiriyor. İşte o yüzden, okulu da bırakamıyorum.
İlkokul yıllarım boyunca — tam dört yıl boyunca — aklımda türlü türlü düşünceler dolaşırdı. Arkadaşlarım misketlere, kağıtlara, oyuncaklara para verirken; ben oyun oynayarak onların ellerinden kazandığım oyuncakları tekrar onlara satar, küçük yaşta ama büyük hissettiren paralar kazanırdım. O paraların asıl kıymeti, kendi alın terimle kazanmamdı.
Zaman geçti, büyüdüm. Ama okul hâlâ anlamsız geliyordu. Üstelik o eski paraların da bir tadı kalmamıştı. Daha fazlasını kazanmalıydım. Bu düşünceyle okuldan sonra yapabileceğim işler aramaya başladım. Cevabı çok beklemeden buldum: Henüz 10 yaşımdayken ayakkabı boyacılığına başladım.
Boyacılıktan sonra tamir, bakım, satış derken bir gün kendimi bir fırında müşterilere ekmek verirken buldum. Bu süreçte ekmek yapımına da merak sardım, usta yardımcısı oldum. Ama her iş gibi bu da bir noktadan sonra tat vermemeye başladı. Yeni bir yol aradım ve bu sefer bir servis elemanı oldum. 7. ve 8. sınıfta, okul çıkışı servise gidip kendi paramı kazanmaya devam ettim.
Ama sonra fark ettim ki… Başkası için çalışmak bana göre değil. Bunu anladığımda birkaç gün aç kaldım ama bu açlık bana bir şey hatırlattı: Çocukken kurduğum küçük ticaret düzenini… İki arkadaşımla birlikte bir tahta kasa bulduk. İşimiz, yol kenarında bulduğumuz çiçekleri toplayıp satmaktı. Onlar çiçek getiriyordu, ben pazarda satıyordum. İlk defa kendi işimin patronu oldum. O anda yönetmenin, plan yapmanın, kendi düzenini kurmanın tadını aldım. O an hedefler belirlemeye başladım.
İlk hedefim malumat sahibi olmaktı. Çünkü gördüm ki, bilgili olan yönetir. Bu yüzden bilgili insanların yanına yanaştım, kitapları dost edindim. Elimdeki tüm sermayeyi bilgiye harcadım ve parasız kaldım. Ama ailemden destek istemek, o gurura ters düşerdi. Bu yüzden aklıma çocukken çalıştığım kıraathane geldi. Oradan aldığım deneyime güvenerek bir kafede işe başladım.
Yoğundu. Hem de çok… Ama tempoya ayak uyduruyordum. Yaklaşık 2-3 sene boyunca farklı kafelerde bulaşıkçılık, komilik, garsonluk, hatta müdürlük yaptım. Lise hayatımın sonuna doğru bu işlerin hepsinden geçmiş oldum. Daha birçok kısa süreli iş yaptım ama çoğunu hatırlamıyorum bile.
Lise bitimine yakın dijital dünyanın kapısını araladım. SEO, AdWords, AdSense gibi dijital pazarlama işlerine girdim. Bu iş beni cezbetti. Hâlâ da bu alanlarda çalışmaya devam ediyorum. Aynı zamanda, her ne kadar istemesem de, üniversiteye devam ediyorum. Çünkü bazen hayaller kadar, şartlar da yön verir insana.
Hayatım boyunca pek çok zorlukla karşılaştım. Belki de yaşımın ötesinde bir mücadele verdim. Ama bu yazıda sizlerle sadece bir kısmını paylaşmak istedim. Gelecekte büyük ihtimalle ekonomi, siyaset ve adaletle uğraşıyor olacağım. Yaşlandığımda ise… yapmadığım tek şeyi yapacağım: Tatile çıkmak. Hem de güzel bir mezarlıkta… 🙂
Kısacası;
Sedat Demir, erken yaşta sıcak yatağını terk edip karanlık sokakların derinliklerinden aydınlık tarafına yönelen bir genç. Hayattan defalarca tokat yemesine rağmen, her seferinde ayağa kalkmayı bilen bir genç. İnandığı dava ve hak yolundan sapmayan, şiirlerin ve kitapların dilini bilen ama sokakların diline de yabancı olmayan biri. Bilgiye aç, doyumsuz bir şekilde öğrenmeye susamış biri. Hedefleri olan ve asla pes etmeyen birisi. Ve tabii ki… bu kadar kendinden bahsettiğine göre, biraz egoist de olabilir. 🙂
Ama son kelâmımı şöyle bağlayayım:
“Mütevazı olun… Zira siz topraktan yaratıldınız.”
Aynı zamanda 2017’den beri SEO-DAT ajansın sahibidir.
Mutlaka izlemeniz gereken kişisel gelişim vieoları ;
Yaşamımız da artık yaptığımız her hususu sosyal medya da paylaşıyoruz. Herkesin en az bir sosyal medya hesabı bulunmaktadır. Peki ya bunların sonucu ne olacak? İşte bu video da sosyal medyadan hayatımıza dair tüm yaşanmışlıkların öğrenebileceğine dikkat çekmiştir. Oldukça etkileyici bir video herkesin izlemesini tavsiye ederim…
Bu video’da imkansızın olmadığını anlayacağız. İnandıktan sonra başımıza gelecek her hususun üstesinden gelebileceğimizi anlayacağız. Oldukça başarılı bir motivasyon kısa filmidir, izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Bu video sayesinde hayalleriniz birer hedefe dönüşecek ve size oldukça katkı sağlayacaktır…
0 views