Muhasebenin Tanımı ve Fonksiyonları
Muhasebe; bir örgütün kaynaklarının oluşumunu, bu kaynakların kullanılma biçimini, örgütün işlemleri sonucunda bu kaynaklarda meydana gelen artış veya azalışları ve örgütün finansal açıdan durumunu açıklayan bilgileri üreten ve bunları ilgili kişi ve kuruluşlara ileten bir bilgi sistemidir. Bu tanıma ilave bir tanım daha yapmamız gerekirse muhasebe; mali nitelikteki işlemleri ve olayları para ile ifade edilmiş bir şekilde kaydeden, sınıflandırılan, özetleyen, raporlayan ve bu raporları analiz edip yorumlayan bir bilimdir.
Muhasebe bilimi kâr amaçlı işletmeler yanında kâr amacı olmayan işletmeler için de söz konusudur. Globalleşen dünyamızda kâr amaçlı işletmelerin yanında toplum yararının ön planda olduğu işletmelerin sayısının artması ve dünya ekonomilerinin hızla büyümesi, muhasebenin ve finansal tabloların önemini gittikçe arttırmıştır.
Muhasebenin fonksiyonları veya diğer bir deyişle muhasebenin işlevleri; kaydetme, sınıflandırma, özetleme ve rapor etme ile yorumlamadır. Bu fonksiyon/işlevlerin açıklamaları şöyledir:
- Kaydetme:Mali nitelikteki işlemlere ve olaylara ait bilgilerin kaydedilmesidir. Muhasebede bilgiler mutlaka para ile ifade edilecek şekilde kaydedilmelidir. Bu kaydetme yevmiye defterine yapılan kayıtları ifade etmektedir.
- Sınıflandırma:Derlenen ve zaman sırasına göre kaydedilen bu bilgilerin bir anlam taşıması için mutlaka sınıflandırılmaları gerekmektedir. Kaydedilen bilgilerin sınıflandırılması muhasebe tarafından ayrı ayrı kümelenmesi anlamına gelir ve bu da büyük defterlere işlenmesi anlamını verir.
- Özetleme ve Rapor Etme:Kaydedilen ve sınıflandırılan bu bilgilerin muhasebeye taraf olan kişilere faydalı olabilmesi için bu bilgilerin özetlenip rapor edilmesi gerekir. Bu bilgilerden yararlanacak ilgili grupları şunlardır:
- Yorumlama:Muhasebe biliminin belki de en önemli safhası, elde edilen finansal tabloların yorumlanması safhasıdır. İşletmenin ileriye dönük karar almasında en etkili şey düzenlenen finansal tabloların yorumlanmasıdır. Geleneksel muhasebe ile modern muhasebe arasındaki en önemli fark, işlemlerin raporlanması safhasında belirgin hâle gelir. Geleneksel muhasebede raporlama safhası son safhadır, hâlbuki modern muhasebe yaklaşımında ise raporlama safhasının ilerisinde elde edilen bu raporların ileriye dönük alınacak kararlara ışık tutması ve bu kararlarda etkin rol oynaması vardır.
Muhasebenin Temel Kavramları
Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin ‘Muhasebe Usul ve Esasları’ bölümünde, Muhasebenin Temel Kavramları’ alt başlığında sayılan ve muhasebe bilimi tarafından da genel kabul görmüş muhasebe kavramları olarak kabul edilen kavramlar şunlardır:
Bu kavramların kısa açıklamasını yapmak gerekirse;
Sosyal Sorumluluk Kavramı
Sosyal Sorumluluk kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Bu kavram, muhasebenin işlevini yerine getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı; muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder.”
Bu kavramın, ‘mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi’ cümlesiyle; işletme ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyen herkesin, finansal tablolardan bilgi sahibi olabileceğini belirtmekte ve işletmelerin finansal bilgilerini halka açmalarını gerekli kılmaktadır.
Kişilik Kavramı
Kişilik kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Bu kavram; işletmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diğer ilgililerden ayrı bir kişiliğe sahip olduğunu ve o işletmenin muhasebe işlemlerinin sadece bu kişilik adına yürütülmesi gerektiğini öngörür.”
Bu kavram gereği muhasebe, sadece ve sadece işletme ile ilgili ve işletmeyi ilgilendiren işlemlerle ilgilenir.
İşletmenin Sürekliliği Kavramı
İşletmenin Sürekliliği kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Bu kavram, işletmelerin faaliyetlerini bir süreye bağlı olmaksızın sürdüreceğini ifade eder. Bu nedenle işletme sahiplerinin ya da hissedarlarının yaşam süreleriyle bağlı değildir. İşletmenin sürekliliği kavramı maliyet esasının temelini oluşturur.
Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır.”
Bu kavram gereği, işletmenin ana sözleşmelerinde herhangi bir süre sınırlaması bulunmadıkça, sürelerinin sonsuz olduğu kabul edilir.
Dönemsellik Kavramı
Dönemsellik kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
” Dönemsellik kavramı; işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hâsılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir.
Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır.”
Bu kavram gereği, işletmelerin sonsuz kabul edilen süreleri belirli dönemlere bölünmüştür ve her dönem sonunda faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Dönemden kasıt, özellikli durumlar hariç olmak üzere (12’şer aylık özel hesap dönemleri, işe başlama, işi bırakma halleri (VUK174) 1 takvim yılıdır. Bu kavram, işletme faaliyet ve sonuçlarının değerlendirilmesine zemin hazırlar.
Parayla Ölçülme Kavramı
Parayla Ölçme kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Parayla ölçülme kavramı, parayla ölçülebilen iktisadi olay ve işlemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder.
Muhasebe işlemleri ulusal para birimine göre yapılır.”
Maliyet Esası Kavramı
Maliyet Esası kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Maliyet esası kavramı; para mevcudu, alacaklar ve maliyetinin belirlenmesi mümkün veya uygun olmayan diğer kalemler hariç, işletme tarafından edinilen varlık ve hizmetlerin muhasebeleştirilmesinde, bunların elde edilme maliyetlerinin esas alınması gereğini ifade eder.”
Bu kavramla ilgili VUK’da da düzenlemeler yer almaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 262.maddesi maliyet değerini; “iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ilişkin bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” Olarak tanımlamaktadır.
Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı
Tarafsızlık ve Belgelendirme kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Bu kavram, muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılması gereğini ifade eder.”
Bu kavram, muhasebe meslek mensubunun muhasebe kayıtlarına alacağı belgeye dayalı (fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası, çek, senet vb) bilgilerin nesnel olması gerektiğini ve önyargısız bir şekilde kayıtlara alınması gerekliliğini ortaya koyar.
Tutarlılık Kavramı
Tutarlılık kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Tutarlılık kavramı; muhasebe uygulamaları için seçilen muhasebe politikalarının, birbirini izleyen dönemlerde değiştirilmeden uygulanması gereğini ifade eder. İşletmelerin mali durumunun, faaliyet sonuçlarının ve bunlara ilişkin yorumların karşılaştırılabilir olması bu kavramın amacını oluşturur. Tutarlılık kavramı, benzer olay ve işlemlerde, kayıt düzenleri ile değerleme ölçülerinin değişmezliğini ve mali tablolarda biçim ve içerik yönünden tek düzeni öngörür. Geçerli nedenlerin bulunduğu durumlarda, işletmeler, uyguladıkları muhasebe politikalarını değiştirebilirler. Ancak bu değişikliklerin ve bunların parasal etkilerinin mali tabloların dipnotlarında açıklanması zorunludur.”
Bu kavramın amacı farklı dönemlere ait mali tabloların arasındaki ilişkinin birliğini sağlayabilmektir. Böylece, işletmelerin kendi dönemleriyle ve diğer işletmelerin mali tablolarıyla karşılaştırılma imkânı sağlanmış olur.
Tam Açıklama Kavramı
Tam Açıklama kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder.
Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir.”
İhtiyatlılık Kavramı
İhtiyatlılık kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Bu kavram, muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin göz önüne alınması gereğini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak, işletmeler, muhtemel giderleri ve zararları için karşılık ayırırlar, muhtemel gelir ve kârlar için ise gerçekleşme dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe işlemi yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gereğinden fazla karşılıklar ayrılmasına gerekçe oluşturamaz.”
Vergi kanunlarına göre ayrılan amortismanlar ve karşılıklar ihtiyatlılık kavramının yansımasıdır. Ayrılan bu amortisman ve karşılıklar ileride karşılaşılabilecek risklerin minimuma indirilmesi için yapılmaktadır.
Önemlilik Kavramı
Önemlilik kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Önemlilik kavramı, bir hesap kalemi veya mâli bir olayın nispî ağırlık ve değerinin mali tablolara dayanılarak yapılacak değerlemeleri veya alınacak kararları etkileyebilecek düzeyde olmasını ifade eder.
Önemli hesap kalemleri, finansal olaylar ve diğer hususların mali tablolarda yer alması zorunludur.”
Mali tabloda yer alan bir bilgi, mali tablo kullanıcılarının kararlarında bir etki yapıyorsa bu bilgi önemlidir.
Özün Önceliği Kavramı
Özün Önceliği kavramı 1 Seri Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde şöyle tanımlanmıştır:
“Özün Önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder.
Genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceliği esastır.”
Muhasebenin Tarihsel Gelişim Süreci
Dünyada Muhasebenin Gelişim Süreci
Yapılan araştırmalar neticesinde muhasebe kayıtlarının ilk kullanımı M.Ö. 5000 yıllarına kadar iner. Babil, Mısır, Eski Yunan, Roma, Eski Avrupa ve Orta Çağda muhasebe kayıtlarına rastlanmıştır. Ancak bu kayıtlar sistemli, belli kurallara dayanan sistemler olmayıp envanterler ile ilgili listeler ücret ödemeleri, borç alacak hesapları, vergi takdirleri ile ilgili kayıtlardı.
- yüzyılda muhasebe kayıtları çok basit şekilde idi. Ticari ilişkilerin, ortaklıkların izlenmesi ile ilgili basit hatırlatıcı kayıtlardan ibaretti. İşletmenin kayıtları ile işletme sahiplerinin varlıklarına ait kayıtların ayrı olarak takibi ancak bu yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir.
- yüzyılda kredi işlemlerindeki artış ve işletmelerin ihraç ürünleri için yabancı şehirlerde şubeler kurmaları veya acenteleri kullanmaları muhasebe kayıtlarını etkilemiş, daha karmaşık muhasebe kayıtlarına ihtiyaç doğurmuştur.
Orta Çağın başında keşiflerin yapılması, dünya ticaret hacminin genişlemesi neticesinde Yunanlılar ve Romalılar tarafından yapılan hesap tutma teknikleri geride kalmıştır.
İslam dünyasının bilim alanında ilerlemeleri sonucu cari hesaplar, çeşitli hesap özetleri ve bazı basit kayıt sistemleri geliştirilmiştir.
Çift taraflı kayıt yöntemi, İtalyan matematikçi ve din adamı olan Luca Pacioli tarafından ilk uygulanmaya başlamıştır. Luca Pacioli Suma Arithmetica adlı kitabının Particularis di Comtitus e Scripturis adlı bölümünde çift taraflı kayıt yöntemini anlatmıştır.
Ülkemizde ve Ülke Tarihimizde Muhasebenin Gelişim Süreci
Hesap tutma yöntemleri ülkemizde diğer alanlarda olduğu gibi batılılaşma hareketlerinin başlaması ile gelişmeye başlamıştır. Muhasebe ilk kez 1850 yılında yayınlanan Kanunname i Ticaret ile ilk olarak düzenlenmeye gidilmiştir. Bu kanun Fransız ticaret kanunun alınmış olup onun tercümesi niteliğindedir. Bu sebeple muhasebe sistemimizde Fransız muhasebe sisteminin etkileri görülmektedir. Şu anda bile kullandığımız bazı muhasebe terimleri Fransızcadan dilimize geçmiştir. Bunlardan bazıları aktif, pasif, provizyon vb.
Muhasebe eğitimi ülkemizde ilk olarak 1883 yılında açılan İstanbul Ticaret Mektebi Âlisinde başlamıştır. İstanbul Ticaret Mektebi Âlisinde muhasebe en önemli derslerden biri olmuştur.
Daha sonra 1926 yılında yürürlüğe giren Ticaret Kanununda Alman ticaret kanununun etkileri görülmüş ve uzun bir süre Alman muhasebe sistemi ülkemizde etkisini göstermiştir. 1971 yılında ülkemizde ilk olarak İktisadi Devlet Teşekküllerinde uygulanması önerilen Tek düzen muhasebe sistemi, 1972 yılında uygulanmaya başlamıştır. Tek düzen hesap sisteminde büyük ölçüde Amerikan muhasebe uygulaması ve teorisinin etkisi görülmüş, yer yer de Fransız Genel Hesap Planının etkisi de kendini hissettirmiştir.
Bankalar Birliği tarafından, bankalar için hazırlanan tek düzen hesap planı 1986 yılının başından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
Muhasebecilik mesleği 13.6.1989 yılında 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun yürürlüğe girmesi ile yasal bir yapıya kavuşturulmuştur. Bu kanun ile birlikte mesleğin esasları uygulama alanlarının geliştirilmesi sağlanmış ve Serbest Muhasebeci Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler odaları kurulmuş ve bu odaların üst çatısı olan Türmob’un kurulması ile meslek tam olarak örgütlü hâle gelmiştir.
31.07.2008 tarihli yasa değişikliği ile Serbest Muhasebecilik kalkmış, 26.07.2008 tarihli değişiklik ile de Mali Müşavir olacak adayların yapması gerekli olan 2 yıllık staj süresi 3 yıla çıkarılmıştır.
Kurulan bu odaların istekleri sonucu, Tek Düzen Genel Hesap Planı ve Açıklamaları komisyonunca hazırlanan Tek Düzen Muhasebe Sistemi ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan 1 sıra no’lu tebliğ olan Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliği 1994 yılının başından itibaren yürürlüğe girmiş ve kullanılmaya başlamıştır.
Söz konusu bu sistemde;
- Muhasebenin temel kavramları
- Muhasebe politikalarının açıklanması
- Mali tablolar ile ilgili ilkeler
- Mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması
- Tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve hesapların işleyişleri anlatılmaktadır.
Düzenlemenin amacı; bilanço usulünde defter tutan gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin faaliyet ve sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirilmesi, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin tutarlılık ve mukayese edilebilirlik niteliklerini koruyarak gerçek durumu yansıtmasının sağlanması ve işletmelerde denetimin kolaylaştırılması amacıyla yapılmıştır.
Düzenlemenin niteliği ise; bir işletmenin faaliyet ve sonuçları ile doğrudan ilgili olan kesim sadece o işletmenin sahip veya ortakları değildir.
İşletmelerle doğrudan ilgili olan işletme sahip veya ortaklarının yanı sıra o işletme ile ticari, mali ve ekonomik ilişkiler kuran işletmeler veya toplum bireyleri, kredi, finans ve yatırım kuruluşları ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşları işletmenin faaliyet ve sonuçları ile ilgilenmekte ve bu konuda sağlıklı ve güvenilir bilgi sahibi olmak istemektedirler. İşletmelerin faaliyet ve sonuçları konusunda bilgi kaynağı ise o işletmenin muhasebe kayıt ve belgeleri ile bunlara dayanılarak hazırlanmış mali tablolardır.
Muhasebe bilgilerinin sunulduğu mali tablolara dayanılarak karar alma durumunda bulunan ilgililerin karar almalarında en önemli etken, bu bilgilerin sağlıklı ve mukayese edilebilir nitelikte olmasıdır. Makro açıdan millî gelir hesapları ve benzeri istatistiklerin çıkarılmasında, kalkınma planlarının hazırlanmasında, ulusal ve uluslararası sermaye hareketlerinin düzenlenmesinde, ekonomik faaliyetlerin devlet tarafından kontrol edilmesi ve yönetilmesinde muhasebede tekdüzeliğin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Kaldı ki, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin denetlenmesinin gerekli olduğu hâllerde, tekdüzen hesap planı uygulamasının denetimin iş yükünü azaltacağı ve kolaylaştıracağı da açıktır.
Yapılan düzenlemeler;
- a) Muhasebe bilgilerinin karar alma durumunda bulunan ilgililere yeterli ve doğru olarak ulaştırılmasına,
b) Farklı işletmeler ile aynı işletmenin farklı dönemlerinin karşılaştırılmasına,
c) Mali tablolarda yer alan hesap adlarının tüm kesimler için aynı anlamı vermesine,
d) Muhasebe terim birliğinin sağlanması suretiyle anlaşılabilir olmasına,
e) İşletmelerle ilgililer arasında güven unsurunun oluşturulmasına yöneliktir.
440 views